toplamak — i 1) Bir araya getirmek Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak. O. S. Orhon 2) nsz Devşirmek Kırlardan çiçek topladık. 3) Devşirip kaldırmak Sofrayı toplamak. Yatakları toplamak. 4) Dağınıklıktan kurtarmak Bu odayı biraz toplamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pılıyı pırtıyı (veya pılı pırtıyı) toplamak — gitmek üzere bütün eşyalarını toplamak Dört sene sonra ustası pılıyı pırtıyı toplamış, geldiği memlekete geri dönmüş. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
tası tarağı toplamak — 1. tkz. gitmek üzere bütün eşyasını toplamak Büyükada da misafir akınından kaçan ev sahipleri gibi tası tarağı toplamışlar, civardaki dağlara kaçmışlar. R. N. Güntekin 2. her türlü ilişkiyi kesmek üzere hazırlanmak Tası tarağı toplayıp ortalıktan … Çağatay Osmanlı Sözlük
başak toplamak — tarlalarda kalmış başakları veya bağlarda dökülmüş meyveleri toplamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bohçasını toplamak — eşyasını toplamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
keli körü toplamak — işe yaramaz kimseleri toplamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alaka çekmek (veya toplamak veya uyandırmak) — ilgi çekmek Bu sahneyi mangalın başında Havva Hanım bize kaç defa tekrar etti, hatırlayamam. Ama her defasında bizde büyük bir alaka uyandırıyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
derleyip toplamak (veya toparlamak) — dağınık olan şeyleri bir araya getirip düzenlemek, düzene sokmak Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor. N. Cumalı Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
parsayı başkası toplamak — bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendinde toplamak — kendi üzerinde bulundurmak, kendi varlığı içinde yer almasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sofrayı kaldırmak (veya toplamak) — yemek yendikten sonra masa, sini vb.ni temizlemek Sofrayı topladıktan sonra yanımıza uğramadı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük